GAYBI ALLAH'TAN BAŞKASI BİLMEZ
DÜŞEN HER YAPRAĞI BİLEN ALLAH'TIR
GAYBI ALLAH'TAN BAŞKASI BİLMEZ:
KARADA VE DENİZDE OLANLARI ALLAH BİLİR:
BİR YAPRAK DÜŞMEZ Kİ, ONU ALLAH BİLMESİN(DÜŞEN HER YAPRAĞI BİLEN ALLAH'TIR):
NE TOPRAĞIN KARANLIKLARINDA BİR TANE, NE DE KURU VE YAŞ HİÇBİR ŞEY YOKTUR Kİ, O HER ŞEYİ AÇIKLAYAN, KİTAP'DA(LEVH-İ MAHFUZ)'DA BULUNMASIN:
6. En’âm Sûresi 59. Âyet-i Kerîme(135. Sayfa):
"59. Gaybın anahtarları O’nun katındadır, onları O’ndan başkası bilmez, karada ve denizde olanları O bilir ve bir yaprak düşmez ki, onu O bilmesin; ne toprağın karanlıklarında bir tane, ne de kuru ve yaş hiçbir şey yoktur ki, o herşeyi açıklayan Kitap’ta bulunmasın." Gaybın Allah' tan başkası tarafından bilinmesi mümkün olmadığına göre, ortalıkta dolaşan medyumların, cinci hocaların,
"gaiptan haber veriyoruz" demelerinin hiçbir kıymeti yoktur. Zira Allah' tan başkasının yetkisinde olmayan gaybın bilinmesi hususunda, söylenecek bir söz de yoktur. Ülkemizde vergiye bağlanmış medyumların
"gaipten haber veriyorum" diye işyeri açmaları, devletin vergilendirmesi ile meşru hale getirilmeleri; bu Âyet' in anlamı çerçevesinde yapılan en büyük yanlışlardandır.
Medyumlara gidenler gelecekten haber almak için gidiyorlarsa; Âyet hükmü ile de bunun mümkün olamayacağını Allah bildiriyorsa; o zaman kendimize gelip:
-Ben ne yapıyorum? Allah' tan başkası gaipten haber alamayacaksa, ben medyumlara işyeri açtırıp; insanlara
gelecekten haber verin anlamı taşıyan işyerlerine müsaade ediyorsam, bunda bir yanlışlık var, demeleri gerekmez mi?
"Gaybı ancak Allah bilir." Âyet'i gereği, Allah'tan başkasının
"gelecekten haber vermesi" diye bir şey söz konusu olamaz. Bir kısım insanların bildirdikleri, öncül görüş olabilir, tahmin olabilir, ilmî araştırmalar neticesi dünyada hüküm süren tabiat kanunlarının, ilim adamları tarafından bilinmesi/ tahminleri olabilir, ancak tam anlamıyla insanların geleceği bilmelerinin mümkün olmadığını söylersek yanlış olmaz. Bunun böyle bilinmesi, bilhassa Müslüman’ım diyen kimselerin, yanlışlara düşmemeleri/ yanlışlardan dönmeleri için en güzel uyarıdır.
Akla geliveren, depremlerden sonra depremin zamanını bildirdiklerini iddia eden ilim adamları çıkmaktadır. Bunların tam zamanı tarih, saat, dakika olarak bildirmeleri, ilmin geldiği şu seviye de dahi, mümkün değildir.
İlmî araştırma kurumlarında tahminlerin yapılması da "gaybı bilmek" anlamını taşımamaktadır. İlim adamlarının ilmî veriler çerçevesinde, pozitif ilimlerin(deprem ilmi gibi) ışığında belli verilerle yaklaşık tahmin yapmaları ilmen sabittir. Ancak depremlerin tam gün, saat, dakikasını, ilim adamları dahi verememektedir.
Bu nedenle
insanların "gaybı biliyorum" diyen her kişinin arkasından gitmemeleri, onlara haksız kazanç sağlamamaları gerekir. Zira Allah
"aklınızı kullanmaz mısınız?" diye uyarmakta, böyle tuzaklardan uzak kalmak için gözümüzü açmamızı bildirmektedir. Buna rağmen birçok insanlar, bu tuzaklara düşmektedirler.
“Allah akıl versin” demekten başka bir şey yapılması mümkün değildir.
Saygılarımla. 12.04.2022 13:15
ÖNEMLİ NOT:
1-) KİTABIMIN FORMATI GEREĞİ: 1- EZBERLEMEMİZ GEREKEN ÂYET' LERİ KISACA BAŞLANGIÇ CÜMLESİNE KIRMIZI FONTLA; 2- ALTINA SÛRE NUMARASI, SÛRE ADI, ÂYET NUMARASI, HANGİ SAYFADA OLDUĞUNU MAVİ FONTLA; 3- ÂYET MEÂLİNİ SİYAH FONTLA YAZMAKTAYIM. BU FORMAT, TEKRAR ETMELERİ BARINDIRSA DA, OKUMADA GERİ DÖNMELERİ ÖNLEME AÇISINDAN ZAMAN KAZANDIRACAĞI İÇİN, FAYDALI OLACAKTIR KANAATİNDEYİM. 2-) KİTAPTAN DAHA FAZLA OKUYUCUYA ULAŞABİLECEĞİM İÇİN, SİTEMDE(www.koseyazilarinayorumlar.com), TÜM AÇIKLAMALI ÂYET’ LERİ SUNMAKTAYIM, İNŞALLAH!