Gönderen Konu: İYİLİĞİ EMRETMEK; KÖTÜLÜKTEN MEN ETMEK  (Okunma sayısı 6319 defa)

is

  • Administrator
  • Sr. Member
  • *****
  • İleti: 472
İYİLİĞİ EMRETMEK; KÖTÜLÜKTEN MEN ETMEK
« : Ağustos 15, 2020, 11:57:39 ÖS »
           [İYİLİĞİ EMRETME, KÖTÜLÜKTEN MEN ETME

           İnsan, Müslüman olmakla, din kardeşi olduğu tüm Müslümanlara karşı sorumluluk sahibidir. Doğru bildiği yolda ilerlemek için, diğer din kardeşlerinin doğruları ya da yanlışları bilmelerine yardımcı olmaları gereklidir. İyiliği emretme, kötülükten menetme için her Müslüman ayrı ayrı görevlidir. 

           Dinimiz İslâmiyet’ in en güzel kurallarından biri “emri bil ma’ ruf ve nehy- i anil münker' dir.

(Mâ’ ruf, şerîatın emrettiği; münker, şerîatın yasakladığı şey demektir. Başka bir deyimle Kur' an ve sünnete uygun düşen şeye mâ’ ruf; Allah'ın râzı olmadığı, inkâr edilmiş, haram ve günah olan şeye de münker denilir.) (Râğıb el-İsfahânı, el-Müfredât, s.505; M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur'an Dili, IV, 2357-2358; V, 3118).

           Mâ’ rufu emretmek iman ve itaata çağırmak; münkerden nehyetmek de küfür ve Allah'a başkaldırmaya karşı durmaktır (Kadı Beydâvî, Envârü't-Tenzil, 2/232).

           Kur'an-ı Kerîm'de:

           KURTULUŞA ERENLER:
           -HAYRA ÇAĞIRANLAR,
           -İYİLİĞİ EMREDENLER;
           -KÖTÜLÜKTEN MEN EDENLERDİR.

           3. Âl- i İmran Sûresi 104. Âyet- i Kerîme(64. Sayfa):
           "104. İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip kötülükten men eden bir topluluk bulunsun. İşte kurtuluşa eren onlardır."


buyurulmaktadır. Bu Âyet- i Kerîme ile mâ’ rufun emredilmesi ve münkerden menedilmesi işi bütün İslâm ümmetine farz kılınmıştır. İslâm uleması bu görevi ümmet içinden bir grubun yapmasıyla diğerlerinden sorumluluğun kalkacağını, ancak hiç kimsenin yapmaması halinde bütün Müslüman' ların sorumlu ve günahkâr olacağını söylemiştir (Muhammed Hamdi Yazır, a.g.e., II, 1155).

           Kurtuluşa erenler, “emr- i bil ma’ ruf ve nehy- i anil münker” üzere hayatını devam ettiren müslüman’ lardır. Bunların kurtuluşa ermelerinin sebebi olarak, Allah, bu Âyet’ inde, hayra çağıran, iyiliği emreden, kötülükten men edenleri işaret etmektedir. Bu duruma göre her Müslüman’ ın bu güzel hareketler üzere hayat sürdürmeleri gerekmektedir.

           Başka bir Âyet-i Kerîmede Allah(c.c.) şöyle buyurmaktadır:

           İNSANLAR İÇİN EN HAYIRLI ÜMMET:
           -İYİLİĞİ EMREDİP;
           -KÖTÜLÜKTEN VAZGEÇİRMEYE ÇALIŞAN VE
           -ALLAH' A İNANAN ÜMMETTİR:

           3. Âl- i İmran Sûresi 110. Âyet- i Kerîme(65. Sayfa):
           "110. Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışır ve Allah’a inanırsınız. Kitap ehli de inansaydı kendileri için elbette daha hayırlı olurdu. İçlerinden iman edenler de var, ama pek çoğu yoldan çıkmışlardır."


           Tüm mü’ minlere bu görev verilmiştir. Her mü’ min bu görevi yapmakla mükelleftir. Ancak bu görevi yaparken herkesin uyması gereken kural, sadece tebliğ etmeleridir. Zorla kabul ettirme gibi bir düşünceleri asla olamaz.

           Bilindiği üzere Peygamberimiz Hz. Muhammed(s.a.v.) dine davette hiçbir zaman zorlama yoluna gitmemiştir. İnsanların gönlüne girerek İslâm dinini tebliğ etmiştir. Gerçek inanmışlığın gereği de budur. Hiçbir zaman insanların birbirlerine zorla bir şeyleri kabul ettirmeleri söz konusu olamaz. Olmamalıdır da.

           İnsanların yanlış yolda olanlarına, “yolun yanlış” demek herkesin görevidir. Bu görevden kaçılamaz. Doğru yolda olanları yüreklendirmek; bu yolda yürümelerini teşvik etmek de görevlerimiz arasındadır.

           "Aman canım sende"ci olmak Müslüman' a yakışmayan bir duruş/ yapı/ karakterdir. Bu yanlış yapıda ısrar edilmemesi, başkalarından sorumlu değilim denilmesi durumunda, Müslüman görevini tam anlamı ile yapmamış demektir. Bu nedenle elimizden geldiği kadar uyarılarımızı Kur' ân' ın ve Hadîs- i Şerif' lerin ışığında yapmamız gerekir. Bazı zamanlar ikaz görevini yaptığımızda, "sana mı kaldı beni ikaz etmek/ uyarmak" diyebilirler. O zaman Peygamberimizin Hadîs- i Şerîfi akla gelmektedir:

           "Öyle zaman gelecek ki, emr- i bil mâ' ruf ve nehy- i anil münker  farz olmaktan çıkacaktır." Bu Hadîs- i Şerîf' in doğruluğunu bilmemekle birlikte, yaşantımızda, ikaz edilen bizden küçük olsa bile, bu söz dolayısıyla, ikaz görevimizden vazgeçmemizde  bir sakınca yoktur.

           İnsanlara bu ikazları yaparken dikkatli olmalıyız. Kırmadan, incitmeden ikaz görevimizi yapabilmek için çaba sarf etmeliyiz.

           İnanmış kimseler olarak, sağlıkla ve imanımızın gereklerini yerine getirmekle geçecek yaşantımızın, güzelliklerle dolması dileklerimle.

           Saygılarımla. 29.10.2016 23:50
« Son Düzenleme: Eylül 22, 2021, 08:19:04 ÖS Gönderen: is »