YALNIZLIK
12.06.1999
İnsanlar, yalnızlık kelimesinin getireceklerinden, her zaman korkmuşlar ve yaşantıları içerisinde, yalnız kalmamak için hayatlarını düzenlemişlerdir. Tüm insanlar bir aile ortamında doğar, gelişir ve ölürler. Bu süreleri dolu dolu geçirmek, güzel işlere imza atmak; vatanı için, milleti için, akraba, eş ve dostları için yaşamak isterler. Tüm yaşantıları içerisinde yalnızlık çekmeden, eş, dost, aile fertleri ile yaşayanların, bahtiyar oldukları; yaşantılarını düzenli şekilde doldurdukları hissi ile mutlu, mesut yaşadıkları söylenebilir.
Ömürleri boyunca insanlardan kaçmış; yalnız yaşamayı düstur edinmiş kimselerin yalnızlıkları, her fırsatta önlerine çıkarak; sanki ”yalnız yaşanmaz” diye kulaklarına fısıldar gibi, kendilerini tâciz etmekte olsa da, çeşitli nedenlerle yalnız yaşamaktan geri kalamazlar. Bu yalnız yaşamaya kendilerini mahkûm etmiş kimseler, hayatın gerçeklerine kulaklarını tıkamış; gözlerini kapatmışlardır. Dışarıdan bakan bir kimse gözü ile, yalnızlığa kendilerini mahkûm etmiş olanların, kendilerine, “ben ne yapıyorum” demeleri ve yaşantılarını bir kez daha gözden geçirmeleri fayda sağlayacak; belki de hayatlarının dönüm noktasında, yalnız yaşamaktan vazgeçmelerine sebep olacaktır. Genel olarak yalnız yaşama hevesinde olanların büyük çoğunluğu, hayatın şartları karşısında kendilerini sıkışmış, çaresiz hissetmeleri sonucu, yalnızlığa yelken açmaları söz konusudur.
“Yalnızlık Allah’ a mahsustur.” Bu atalar sözünün ihtiva ettiği mânâyı gereği gibi ihata edebilen bir kimsenin yalnız kalma isteğinin kırıldığı, yok olduğu gerçeğini unutmamak gerekir. Yalnız kalmayı istemek, her insanın zaman zaman aklından geçen/ uygulamak için fırsat kolladıkları bir yaşam tarzıdır. Ancak yalnız yaşamanın getirdiği sıkıntıların önüne geçemeyeceklerini düşünerek bundan vazgeçmeleri de gündemdedir.
Yalnızlıktan uzak, dostlarla, arkadaşlarla, aile ile paylaşılan hayatın güzelliklerine ulaşmak ümidiyle…
Saygılarımla… 11.11.2014 23:59