Gönderen Konu: KUVVETLİ İNSAN YORUMU  (Okunma sayısı 11476 defa)

is

  • Ziyaretçi
KUVVETLİ İNSAN YORUMU
« : Kasım 11, 2014, 11:12:58 ÖS »
KUVVETLİ İNSAN KİMDİR?
12.09.2003 23:45- 07.11.2014 22:25

           “Kuvvetli insan kimdir?” diye sormuşlar, verdiğim cevap:

           -Gücünü adaletten alan insan olmuştur. Zira adaletsiz güç, güç değil, zulüm aracıdır. Zulüm uygulayan güç, ancak “kaba kuvvet” olarak değerlendirilebilir. Atasözümüz ne güzeldir:

           “Zulüm ile âbad olanın, sonu berbat olur.”

           Bir memlekette gücünü adaletten alan siyasîler; bürokratlar; sivil toplum örgütleri; demokratik kuruluşlar çoğunlukta ise, o memlekette “adalet hüküm sürmektedir” ya da “bu memlekette huzur vardır” denilebilir.
   
           Gücünü kaba kuvvetten alan; adaletsiz kimselerin hâkim olduğu bir memlekette, adaletten ve huzurdan bahsedilemez. Memleketimize bakıldığında durum hiçte iç açıcı değildir. Adaletsizlik kol gezmekte; adaleti tesis edecek merciler, ne hikmettir bilinmez seyirci kalmaktadırlar. Örnekleri o kadar çoktur ki, bir tanesinin örnek olarak verilmesi dahi yeterli olacaktır. Kapkaççılığın ayyuka çıktığı bugünlerde, kapkaç yapan bir kapkaççının, üç kuruşluk mal ya da para için, zarar verdiği kimselerin hakkını koruyacak, kapkaça uğramış, mağdur edilmiş kimse için, hakkını aramak üzere başvuracağı bir merci nerede ise bulunmamaktadır.

           Mağdurlar şaşkındır. Sürüklenmiş, ayakları kesilmiş, kolu kırılmış, vücudundan öldürücü darbeler almış kimselerin, “sahipleri yoktur” izlenimi, her gün televizyonlarda gördüğümüz olaylarda anlatılanlar ile alınabilmektedir. Dertlerini anlatacak; “olur mu böyle bir zulüm” diye dertlerini dinletecek kimseleri, ne yazık ki, bulunmamaktadır. Bu durum nereye kadar gidecektir? Kapkaççı yaşı küçük diye sorgusunun arkasından serbest bırakılmaktadır.

           Bir zamanlar, 105 dosyası olan kapkaççı, soyguncu, hırsız, uğursuz bir suçlunun 5 ayrı suç işledikten sonra “YARGILANMAK ÜZERE SERBEST BIRAKILDIĞINI” televizyonlardan gördük, dinledik. Bu yaşı küçük çocuklar, kapkaçı kendisi mi yapmıştır? Yoksa bu yola sürüklenmiş midir? Bu küçük çocukları genel olarak, öne sürmüşlerdir de, sırtlarından paramı kazanıyorlar? Bu kadar basit bir konunun etkili ve de yetkililerce bilinemeyeceğini söylemek biraz safça bir soru olmaz mı? Bu çocuklara, serbest bırakılsın, işlerimiz devam etsin diye zulümle/ işkenceyle bu kapkaçlar yaptırılmaktadır. Bunun bilinmemesi mümkün müdür? Bu durumda kapkaç yapan çocuğun serbest bırakılması, bu çocuğun sırtından geçinenlerin ekmeklerine yağ sürmez mi? Elbette sürer. O halde ne yapmamız gerekir? Bu çocukların devlet gözetimine ısrarla ve kesinlikle alınmaları gerekir.

           Avrupa Birliği “ütopik sevdası” ile kanunlarımız değiştirilip, cemiyetimiz ateş topuna döndürülmüştür. Yanlışlara kapı açtığımız tüm olayların başlangıç noktaları, yanlış kanunların cemiyetimize/ memleket insanlarının yapısına uymamasıdır. Yanlış uygulamalara kapı açan kanunların düzeltilmemesi/ insanlarımızın yapısına/ cemiyetimizin öz değerlerine döndürülerek, bu yönde yapılan yönlendirmelerin kanunlara konulmaması durumunda, olacak olaylarda yanlışların önüne geçilmezse, yanlışlar ülkesi olmaktan kurtulamayacağımızın bilinmesi için, müneccim olmaya gerek yoktur. Kesinlikle kanunlarımızın gözden geçirilmesi gerekir. Uygulamadaki örf ve âdetlerimize aykırı kanun maddelerinin yanlışlarının bir an önce düzeltilmesi gereklidir. Aksi takdirde olacakların mesuliyeti altında herkes kalacaktır. Bu mesuliyet duygusunu taşıyanlar, böyle bir mesuliyet altında kalmak istemezler. Aksi olursa ne olacağı konusunda söyleyebileceğimiz, en mantıklı cevap :

           Bu durum, zulme zulümle cevap verilmesine kadar gidecektir. Sonrası. Sonrasında, yapılabilirse, karmaşa sonucu el konulan adalet mekanizmasındaki gediklerin yamanması ve düzgün yaşama kurallarının herkesçe ve her kesimce kabul edilmesi ile son bulmasıdır. Aksi takdirde kaos ortamında bir memlekette yaşamaya mahkûm insanlar topluluğu olmamız kaçınılmazdır.

           Memlekette kadınlara yapılan zulümler için herkes, büyük büyük lâflar ediyorlar. Ancak hiç kimse yaraya parmak basacak, olayların bitirilmesine yardımcı olacak, asıl meseleyi ön plâna çıkaracak bir çözüm ortaya koyamamaktadır.

           Çözüm için alınacak önlemlerin başında, bir kimsenin öldürülmesi durumunda, kusuru kesinleşmiş katilin, idam edilmesi hükmünün yeniden kanunlarımıza konulması gelmektedir. Bu durumda, kadın katliamları bıçakla kesilmiş gibi son bulacaktır. Zira araştırıldığında, katillerin hesabı çok basittir. “3- 5 sene yatar çıkarım” diyerek cinâyetleri kendilerine hak gören katiller, hapiste fazla kalmayacaklarına garanti gözü ile bakmaktadırlar. Bu yanlışın kaldırılması için öncelikle yapılması gereken, kanunlarımızda yapılacak değişiklikle katil suçunun idamla sonuçlanacağının kanunlarımıza konulmasıdır.    
   
           Diye düşünüyorum.

           Saygılarımla… 11.11.2014 23:15