Gönderen Konu: GENÇLERLE SOHBET(10)- İMAN VE SAĞLIK  (Okunma sayısı 23861 defa)

is

  • Ziyaretçi
GENÇLERLE SOHBET(10)- İMAN VE SAĞLIK
« : Ağustos 26, 2013, 03:46:32 ÖS »
GENÇLERLE SOHBET(10)- İMAN VE SAĞLIK(10.12.1971- 19.11.2003- 15.03.2007- 12.Mayıs.2008)

           “Hiç kimse, SALİH İMAN’ dan sonra, AFİYET’ ten(SAĞLIK’ tan) daha hayırlı bir şeye sahip olmamıştır. Hz. Muhammed (S.A.V.)

           Bu Hadis-i Şerif çerçevesinde, “İman, Sağlık, Hidayet’ ten daha kıymetli ne vardır?“ diyebiliriz.

           Bu söz üzerinde dakikalarca, saatlerce, günlerce, hatta aylar ve yıllarca düşününüz. Düşündükçe önemli bulgulara, kendi düşünce potansiyelinizle, ulaşabildiğinizi göreceksiniz. Dünyada hiçbir şeyin bu iki değerden daha önemli olamayacağını göreceksiniz. Akla geliveren “sevgi” mefhumunun nerede olduğudur. Sevgi kesinlikle “iman” mefhumu içerisinde yer alır. Hiç kimseye sevgisi olmayan bir kimsenin imanlı olduğunu düşünmek abesle iştigaldir. Zira vatanına, milletine, milletinin tüm değerlerine ve tüm insanlara sevgisi olmayan kimsenin, imanlı olduğunu söylemek, yanlıştır. İmanın anlaşılmadığının kesin delilidir. İmanı tam bir insan:

           -İnsanların tamamını, Yaradan’ dan ötürü sever. İnsanları sevmiyorsa; imanlı değildir.   
           -Tüm insanların fikirlerine, düşüncelerine, inançlarına saygılıdır. Saygı göstermiyorsa; gerçek mümin değildir.
           -İnsanların haklarına sonsuz saygı gösterir. İnsan haklarını gasp eden; imanlı değildir.
           -Kul haklarına sonsuz saygılıdır. Kul hakkı yiyen, yiyebilen; imanlı değildir.    
           -Devlet malı yemeyendir. Devlet malını zerre miktar gasp ediyorsa; imanlı değildir.
           -Hayvanları, böcekleri, sinekleri sevebilendir. Hayvanlara, böceklere, sineklere acıması yoksa; imanlı değildir.

           Tüm bunlar Kitabımız Kur’ an- ı Kerim’ in iman esaslarından, sayabildiğimiz, bazı esaslardır. Bu düşüncelerle, ulaştığınız noktalar genel olan hükümler çerçevesindendir. Bu hükümlerin nazarı itibara alınmaması gibi bir lüks içinde olmak, hiçbir inanmış kimsenin yetkisinde ve tekelinde değildir. Tüm insanların bu genel kaidelere uymaları imanlarının izlerini taşıması açısından önem arz eder. Zira insanın, inancından ve sağlığından daha önemli, daha değerli hiçbir şeyi yoktur. Yeryüzünde değerli olarak, akla ne gelirse gelsin geçiciliğini, düşündükçe, siz de takdir edebileceksiniz. “Her değer gelip geçicidir” kesin hüküm olduğunu sizlerde bulabileceksiniz. Mütefekkirlerin(düşünürlerin), “düşüncenin de ibadet sayıldığı” ifadesinden hareketle, düşündükçe doğrulara varabilmenin mümkün olabileceğini de görebileceksiniz.

           Yeryüzünde sağlık ve imandan daha hayırlı hiçbir şey yoktur. Bulunamaz da. Sağlık ve imanı bir arada bulan bir insandan daha mutlu kim olabilir ki?

           Dünyada ki, her şeye sahip olunuz. Bunu ütopik/ gerçekleşmesi imkansız olan olaylar olarak düşüncede sağlayacağız. Her şeye sahip olduğumuzu farz edelim. İman ve Sağlık yok ise; mutlu olabilecek misiniz? Asla!

           Her şeyin sahibi olabilirsiniz. Ancak sağlık ve imanın olmaması durumunda mutlu olamadığınızı da; düşünce jimnastiği ile bulabilirsiniz. Düşünün! Fanteziler kurun. Her şeyin sahibisiniz. Her şeyiniz var, ancak iman ve sağlık yok ise, mutlu olamazsınız. Lütfen düşününüz ve bulunuz!

           “Keşke bu kadar servetim olmasa idi de, oğlum Metin benden bir ayakkabı isteyebilseydi” diyen Rahmetlik Sakıp Sabancı’nın sözlerini düşününüz!

           İnsanların yaşantıları içerisinde, bir takım olaylarla karşılaşmaları kaçınılmazdır. Bu olayların, insanların kendilerince ortaya konulması ile kader, başka insanların size tesirleri ile ortaya çıkması ise kaza, olarak değerlendirilebilir. Bu olayların engellenemeyen olaylar olarak karşımıza çıkmaları, bizlerin iradeleri dışında ise kaza, irademiz çerçevesinde oluşması ise kader hükmü olarak düşünülebilir. Kaza ve kader, kaderin bütününü oluşturur.

           Düşününüz ve yaşantımızın içerisinde sonsuz sayıda kombinasyonlar(olayların karışımı/ birleşimi/ dizisi) ile karşımıza çıkabilecek olayları bir bir incelemeye/ mercek altına almaya başlayınız. Nelerle karşılaşacaksınız. Ne güzelliklerin içerisinde, nice kötü/ çirkin işlerin başınıza gelebileceğini göreceksiniz. O hallere insanların düşmemesi için gayret sarf etmeleri gerektiğine, kesinlikle inanacaksınız. Güzel yüzü ile övünen ve de, olmaması gerektiği halde gururlanan birçok kimsenin, yüzlerinde çıkan bir sivilce ile ne hallere düştüğüne şahit olacaksınız.

           Zenginliği ile, dünyaları ben yarattım havalarına giren nice zenginlerin, bir kıvılcımla/ bir depremle sıfırlandığını görebilmek mümkündür. 17.Ağustos.1999 depreminde, yardım için gittiğim bir ilimizde, yıkıntıları başında bekleyip; bir şort, bir fanila ile şaşkın vaziyette ortada gezinen, orta yaşlı bir depremzedenin, üzerindeki fanilasını çekerek; “böylece kaldım; ne dükkan, ne ev, ne araba kaldı” demesi şu an bile kulaklarımda çınlamaktadır. Yine böyle, şaşkın vaziyette olan bir diğer ihtiyarın ise tamamen üst üste binmiş kirişleri ile yere kadar yapışmış, 5 katlı, çatılı bir evi işaret ederek; “burada 27 can var, hepsi öldüler” demiştir. Böyle olunca, dünyada, insanın güvenebileceği tek ve gerçek dayanak, malı- mülkü, sayılamayacak kadar çok da olsa ailesi, zenginlikleri değildir. Bunların hiçbir öneminin kalmadığı, yukarıda verilen örneklerdeki kimseler gibi, bizim başımıza bunlar gelmez düşüncesinde olunmamalıdır. Bu hadiselerin benzerlerini, bizlerin de yaşamayacağımız düşüncesinde olmamızın yanlışlığını, idrak etmemiz ve bu idrak içerisinde olarak yaşayabilmemiz sonucu, daha sağlam temeller üzerine kurulmuş bir yaşam sürdürebileceğimizi kabul edebiliriz. Bu sağlam temeller üzerinde, sağlık ve iman başta gelmektedir.

           İnsanların imanı/ inancı olduğunda, her tür zorluğun üstesinden gelmesi düşünülebilir. Buna sağlığın da ilave edilmesi gerektiğini, Peygamberimiz Hz. Muhammed(S.A.V.) bizlere, yukarıdaki Hadis- i Şerifi ile hatırlatmaktadır.

           İnancın getirdiği artılarla, yeryüzünde, hayatın içinden gelen darbelerin tesirleri azaltılabilir. Bilinir ki tüm verilmiş mal, mülk, sağlık geçicidir. Kalıcı olan ancak ve ancak imandır/ inançtır. Sağlıklı ve imanlı olmak yeryüzünde mutluluğun ilk şartlarındandır. Bunu değiştirecek başka bir meta, başka bir oluşum bulunmamaktadır. Düşününüz. Her şey bunların değerlerinden daha az değere sahiptir. Bu açıkça görülebilecektir.

           Sağlık ve İmanlarınız eksik olmasın. Günleriniz sağlıklı ve mutluluklarla dolsun.

           Saygılarımla… 26.08.2013- 15:35
« Son Düzenleme: Ağustos 25, 2015, 01:39:35 ÖÖ Gönderen: is »