Gönderen Konu: 42.Şûrâ/40-41- BİR KÖTÜLÜĞÜN CEZASI YİNE ONUN GİBİ BİR KÖTÜLÜKTÜR  (Okunma sayısı 6478 defa)

is

  • Administrator
  • Sr. Member
  • *****
  • İleti: 472
-BİR KÖTÜLÜĞÜN CEZASI YİNE ONUN GİBİ BİR KÖTÜLÜKTÜR. KİM AFFEDERSE BAĞIŞLARSA, MÜKAFATI ALLAH’A AİTTİR:
-ZULME UĞRAYIP HAKKINI ALANA CEZA YOKTUR


           BİR KÖTÜLÜĞÜN CEZASI YİNE ONUN GİBİ BİR KÖTÜLÜKTÜR. KİM AFFEDERSE BAĞIŞLARSA, MÜKAFATI ALLAH’A AİTTİR:
           42. Şûrâ Sûresi 40. Âyet-i Kerîme(488. Sayfa):
           “40. Bir kötülüğün cezası yine onun gibi bir kötülüktür, ama kim affeder, bağışlarsa onun mükafatı Allah’a aittir. Şüphesiz ki Allah, zalimleri sevmez.”


           Bir kimseye yapılan kötülüğün karşılığında, “kısas’a kısas” hükmü ile cezalandırmak esas olsa da, inananlar için, Rahman ve Rahîm olan Allah’ın yanında, affedip bağışlamada çok büyük bir sevap ve insanlık açısından çok büyük bir güzellik vardır. Ki Âyet’te “…mükâfatı Allah’a aittir” demek suretiyle, affedip bağışlamanın Müslümanlar için ne kadar büyük bir güzellik olduğunun Âyet ile ispatıdır.

           "Allah zulmedenleri" sevmez. Her ne kadar kısas ile kötülüğe, kötülükle cevap vermenin yolu açık olsa da, inanmış bir Müslüman’ın affetmesinin Allah katında daha makbul(kabul edilebilir) bir hareket olduğunu bilmek, Müslümanların bu doğrultuda yaşamalarının esas olduğunu anlamak açısından, önem arz eder.

           İslâm’ın hiçbir yerinde şiddet yoktur. Bu Âyet ile de ispatlanmıştır ki, Müslüman'a kötülük yapılırsa, kısas hakkı olmakla birlikte, Allah'ın istediği bağışlama yolunu seçmesinin, en güzel yol olduğudur. Müslüman, affetme yolunu seçmek suretiyle, Allah'a daha yakın olacağını bilerek affetme yoluna gider. Böyle bir cemiyette, terörden, kötülüklerden, kul haklarını gasp etmekten, hırsızlıktan, yolsuzluktan, yoksulluktan, rüşvetten, torpilden, adam kayırmadan, kan dâvalarından eser kalır mı? Asla kalmaz. Zira affediciliğin Allah katında kabul edilebilir olması bizlerin de "affedici" olmamızı gerektirir.

           Eğer İslâmiyet yaşanmıyorsa, o cemiyette her kötülüğün beklenmesi mukadderdir. Örnekleri İslâm ülkelerinde o kadar çoktur ki, Hristiyan âlemi, bu kötülüklerin başlangıç noktasını İslâm olarak değerlendirerek; güya İslâm’a karşı, “Müslüman’lar teröristtir” tezini ileri sürmektedirler. Ancak bilmemektedirler ki, İslâm, teslimiyet dinidir. O halde Bir ve Tek olan Allah’a teslim olan bir kimsenin, başkalarına kötülük yapması mümkün müdür? Elbette, kendisine “Müslüman’ım” diyenlerin yaptıkları kötülüklere karşı, söylenecek söz:

           “İslâmiyet hayatımıza tam olarak yerleşmemişse, orada her türlü şeytan’ın(insan/ cin şeytanların) kandırmacalarına teslim olan kişiler olabilecektir” ifadesidir. Bu yanlış İslâm’ın suçu değil; yaşamayan ve hakkı olmadığı halde, kendisine “Müslüman” diyen kimselerin suçudur.

           İslâm’ da hırsızlık, uğursuzluk, rüşvet, adam kayırma, yolsuzluk, zina, namussuzluk, katletme, çalma, darp etme, karalama, iftira etme, hayvanlara eziyet etme gibi yüzlerce kötülükten bir tekinin bile İslâm’da olmadığını, Kur’ân-ı Kerîm’in Âyet’leri ispatlamaktır. O halde:

           Var olan kötülükleri dinimizin kurallarında değil; dünyalık menfaatler için bu hükümlere aykırı yaşayan kimselerin kendilerinde aramak gerekir. Allah’ın Âyet’leri ile yol gösterdiği istikamette yaşayan, yaşayabilen kullarından olmak temennilerimle.

***

           ZULME UĞRAYIP HAKKINI ALANA CEZA YOKTUR:
           42. Şûrâ Sûresi 41. Âyet-i Kerîme(488. Sayfa):
           41. Zulme uğradıktan sonra hakkını alan kimseye gelince, işte onların aleyhinde ceza vermek için herhangi bir yol yoktur.”


           “Kısas’a kısas” yapanın cezalandırılması, kınanması söz konusu değildir. Ancak 40. Âyet-i Kerîme’de belirtildiği üzere, Allah katında mükâfat verilmesinin önemini atlamamak gerekir. Madem ki Allah mükâfatlandırmaktadır; bu mükâfat, kötülüğe karşı kötülük yapılmaması için özendirici bir bağıştır. Allah cezalandırmayı değil; affedip bağışlamayı hedef seçmemizi istemektedir. Bu durumda:

           Kısas hak olmakla birlikte, Allah’ın bağışlayanlara vereceği mükâfat, Allah’a aittir. Müslümanların Allah’ın gösterdiği yolda yürümeleri dileklerimle.

           Saygılarımla. 15.09.2023 18:39

           ÖNEMLİ NOT:           

NOT(1): KİTABIMIN FORMATI GEREĞİ:

            1- EZBERLEMEMİZ GEREKEN ÂYET' LERİ KISACA BAŞLANGIÇ CÜMLESİNE KIRMIZI FONTLA;
            2- ALTINA SÛRE NUMARASI, SÛRE ADI, ÂYET NUMARASI, HANGİ SAYFADA OLDUĞUNU MAVİ FONTLA;
           3- ÂYET MEÂLİNİ SİYAH FONTLA YAZMAKTAYIM.           

           BU FORMAT, TEKRAR ETMELERİ BARINDIRSA DA, OKUMADA GERİ DÖNMELERİ ÖNLEME AÇISINDAN ZAMAN KAZANDIRACAĞI İÇİN, FAYDALI OLACAKTIR KANAATİNDEYİM.


NOT(2):  KİTAPTAN DAHA FAZLA OKUYUCUYA ULAŞABİLECEĞİM İÇİN, SİTEMDE(www.koseyazilarinayorumlar.com), TÜM AÇIKLAMALI ÂYET’ LERİ SUNMAKTAYIM, İNŞALLAH!
« Son Düzenleme: Eylül 15, 2024, 04:05:45 ÖS Gönderen: is »