Gönderen Konu: 41.Fussilet/37-38-44-46- GECE İLE GÜNDÜZ VE GÜNEŞ İLE AY ALLAH' IN KUDRETİ'NİN..  (Okunma sayısı 6458 defa)

is

  • Administrator
  • Sr. Member
  • *****
  • İleti: 472
-GECE İLE GÜNDÜZ VE GÜNEŞ İLE AY ALLAH'IN KUDRETİNİN DELİLLERİNDENDİR
-RABB'İNİN YANINDAKİ MELEKLER GECE GÜNDÜZ ALLAH'I TESBİH EDERLER VE HİÇ USANMAZLAR
-EĞER BİZ KUR'ÂN-I KERÎM'İ YABANCI DİLDEN BİR KUR'AN YAPSAYDIK:
ONLAR MUTLAKA: «ARAP BİR PEYGAMBER'E YABANCI DİL ÖYLE Mİ?» DERLERDİ


           GECE İLE GÜNDÜZ VE GÜNEŞ İLE AY ALLAH'IN KUDRETİNİN DELİLLERİNDENDİR.

           GÜNEŞ'E VE AY'A SECDE ETMEYİN. ONLARI YARATAN ALLAH'A SECDE EDİN:

           41. Fussilet Sûresi 37. Âyet-i Kerîme(481. Sayfa):
           "37. Gece ile gündüz ve güneş ile ay Allah’ın kudretinin delillerindendir. Güneşe ve aya secde etmeyin. Eğer sadece Allah’a kulluk yapmak istiyorsanız, onları yaratan Allah’a secde edin."

***
           RABB'İNİN YANINDAKİ MELEKLER GECE GÜNDÜZ ALLAH'I TESBİH EDERLER VE HİÇ USANMAZLAR:
           41. Fussilet Sûresi 38. Âyet-i Kerîme(481. Sayfa):
           "38. Eğer onlar büyüklük taslarlarsa bilsinler ki, Rabbinin yanındaki melekler gece gündüz O’nu tesbih ederler ve hiç usanmazlar."

***

           EĞER BİZ KUR'ÂN-I KERÎM'İ YABANCI DİLDEN BİR KUR'AN YAPSAYDIK: ONLAR MUTLAKA: «ARAP BİR PEYGAMBER'E YABANCI DİL ÖYLE Mİ?» DERLERDİ:

           KUR’AN, İMAN EDENLER İÇİN BİR HİDAYET VE ŞİFADIR:

           41. Fussilet Sûresi 44. Âyet-i Kerîme(482. Sayfa):
           "44. Eğer biz onu yabancı dilden bir Kur’ân yapsaydık onlar mutlaka: «Bu kitabın âyetleri genişçe açıklanmalı değil miydi? Arap bir peygambere yabancı dil, öyle mi?» derlerdi. Sen de ki: «O, iman edenler için bir hidayet ve şifadır.» İman etmeyenlerin kulaklarında ise bir ağırlık vardır. Kur’ân onlara göre bir körlüktür. Sanki onlar uzak bir yerden çağrılıyorlar (da duymuyorlar)."


           Kur'an'ın Arapça indirilmesindeki hikmet:

           Bozulmuş bir kavme indirildiği için, onların lisanı ile indirilmesinin gerekli olduğudur. Aksi takdirde, itirazları olacaktı. Bu nedenle:

           "Neden Kur'an-ı Kerîm'i Türkçe okuyamıyoruz" diyenlere:

           Okuyun! Zira ilk Âyet'teki, "ikrâ!" Oku emri, okumanız içindir. Kur'an Mealleri tüm dünya dillerinde açıklanabilecek şekilde tercüme edilebilmektedir. Bu nedenle:

           KUR’AN’DAN SORGUYA ÇEKİLECEKSİNİZ:
           43. Zuhruf Sûresi 44. Âyet-i Kerîme(493. Sayfa):
           “44. Doğrusu o Kur’an, senin için de, kavmin için de : öğüttür ve siz ondan sorguya çekileceksiniz.” diyen bu Âyet'in açıkça anlattığı, ana fikir:

           "Hiç kimse, Kur'an-ı Kerîm'i anlamadan okumak durumunda değildir."

           Madem ki sorgu var. O halde ben Müslüman' ım diyen herkesin anlayarak okuması ve imtihana hazırlanması, kendi bilecekleri iştir. İsteyen doğru yolu seçer. Anlayarak okur. İstemeyen sorguda ağzı kilitlenir. Tek kelime söyleyemez. Sorguda sınıfta kalır.

           Tercih tüm Mü'min'lerin hür iradelerinindir. İnsanlara "cüz' î irade verilmesinin nedeni, tam da bundan dolayıdır.  Kendi tercihleri ile, eğriye/ doğruya gitmek kendi ellerindedir. Kimseye bahane uydurmalarına fırsat verilmemesinin önü, bu şekilde kesilmiş olmaktadır.

           Kur’an’ın şifa olması hususunda bu Âyet açıkça bildirmektedir ki:

           KUR’AN, İMAN EDENLER İÇİN BİR HİDAYET VE ŞİFADIR:

           “…Sen de ki: «O, iman edenler için bir hidayet ve şifadır…” Kur’ân-ı Kerîm'in okunması, hem hidayet kaynağı; hem de şifadır. Bu nedenle, Kur’ân-ı Kerîn'in Arapçasından okunması, Allah’ın sözünün tekrarı mahiyetinde olan bu Âyet, hidayet ve şifa kaynağı olduğunun, Allah tarafından tescilidir.

***

HER KİM İYİ BİR İŞ YAPARSA, KENDİ LEHİNE YAPMIŞ OLUR. KİM DE BİR KÖTÜLÜK YAPARSA, KENDİ ALEYHİNE YAPMIŞ OLUR.

RABB'İN KULLARA ZULMEDECEK DEĞİLDİR:

41. Fussilet Sûresi 46. Âyet-i Kerîme(482. Sayfa):
"46. Her kim iyi bir iş yaparsa, kendi lehine yapmış olur. Kim de bir kötülük yaparsa, kendi aleyhine yapmış olur. Rabbin kullara zulmedecek değildir."


           Saygılarımla. 15.09.2023 17:39
« Son Düzenleme: Eylül 15, 2024, 07:56:44 ÖS Gönderen: is »