Gönderen Konu: 2.Bakara/275- FAİZ HARAM, ALIŞVERİŞ HELÂLDİR  (Okunma sayısı 5520 defa)

is

  • Administrator
  • Sr. Member
  • *****
  • İleti: 472
2.Bakara/275- FAİZ HARAM, ALIŞVERİŞ HELÂLDİR
« : Eylül 25, 2021, 03:35:42 ÖS »
FAİZ HARAM, ALIŞVERİŞ HELÂLDİR

           FAİZ HARAM, ALIŞVERİŞ HELÂLDİR:
           2. Bakara Sûresi 275. Âyet-i Kerîme(48. Sayfa):
           “275- Riba (faiz) yiyen kimseler, şeytan çarpan kimse nasıl kalkarsa ancak öyle kalkarlar. Bu ceza onlara, "alışveriş de faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Oysa Allah, alışverişi helal, faizi de haram kılmıştır…”

           Faizin haram oluşu emek karşılığı olmamasındandır. Kolay kazanç, hiçbir zaman ve hiçbir kimse tarafından doğru karşılanmamıştır. Bu kolay kazancın altında yatan asıl hikmet ise, faize veren kolay kazanırken; faize muhatap olan kimse zorlanarak faizi ödemek durumundadır. Zira faiz sistemi, her zaman, insanların emeğini sömürme üzerine kurulmuştur. Faizde yatan paraların ülke kalkınmasına, üretime katkı sağladığı da söylenemez. Zira faizle para alan kimselerin yaptığı meşru işler olmakla birlikte; gayri meşru yapılan işlerin getireceği kazançların da tartışma konusu olduğu bir gerçektir.

           Faizin bilhassa “zalim faizlerin" ödenebilmesi için, kısa zamanda çok para kazanmak, söz konusudur. Aksi takdirde, yüksek faizlerin karşılanması mümkün değildir. Tatbikatta, haberlere geçen faizlerin ayda % 100 ler ve daha üst seviyelerde istenmesi sonucu, çok fazla kirli işlere bulaşmadan, bu tür faizlerin ödenemeyeceği konusunda tüm kamuoyu hemfikirdir.

           Faizsiz bankacılık/ kâr payı dağıtan bankacılık uygulamaları, teoride güzel bir düşüncedir. Zira paraların bir araya getirilerek iş kurulması, üretime yöneltilmesi söz konusu olduğunda, faizsiz bankacılık/ kâr paylı bankacılık, yerinde bir oluşumdur. Ekonomiye katkı sağlar. Bu şekli ile bankalar, kişilerle ortaklıklar kurarak, kâra/ zarara ortak olmak suretiyle, üretime yönelmeleri durumunda, ekonomik yönden de fayda sağlayacak faaliyetler ortaya çıkar. 

           Ancak gerçek yaşantı içerisinde bu böyle olmamaktadır. “Faizsiz bankalar” piyasaya,  "kâr payı ortaklığı" adı altında girseler de, gerçek hayatta aynen faizciler gibi hareket etmekte; çekilen kredilere, her ne kadar “kâr payı” denilse de, piyasada yasal faizler civarında alınan kâr paylarının adı, faiz olmasa da, yine faiz hükmündedir. Zira bu kâr payları başlangıçta tespit edilmiş olup; kredi alana, “şu kadar ödeyeceksiniz” denildiği anda, faiz olmaktan kurtulamaz. Kâr payı olabilmesi için, ortakların(banka ve kredi alanların) yapılan kâr/ zararı ortak olarak paylaşmaları gerekir. Zira:

           Faizsiz bankacılıkta, faizler, baştan belirlendiği andan itibaren, bu işin “suyu çıkarılmış” ya da “kitabına uydurulmuş bankacılık” ile karşı karşıya kalmışız demektir. Neden:

           Banka, kredi alacak kimseye başlangıçta, şu kadar “Kâr payı ödeyeceksiniz” dese de, alınan bal gibi "faiz" hükmündedir. Faizsiz bankacılık, gerçek olarak yapılabilse, iş yapacak kimse, banka ile ortaklık yaparcasına, kâr/ zarar ettiğinde, bankanın da bu durumu kabullenmesi gerekir.

           Elbette bu tür gerçek ortaklıklarda, kurulacak tesisin fizibilitesinin çok iyi yapılması, kâr edebilecek şartların oluşturulması ile kârlılık gündeme getirilebilir. Bu işlemler için, bankanın da elini taşın altına koyması, üretim fizibiliteleri için teknik elemanlar çalıştırması gerekir. Var mı böyle bir banka? Yok. Neden, zira bankaların dertleri kâr/ zarar değildir. O sadece alacağı faizi bilir. Zamanımızdaki “FAİZSİZ BANKALAR” alacakları ücretlere, "kâr payı" deseler de, bal gibi "faiz" almaktadırlar. Hani derler ya!

           “Kitabına uydurmak” deyiminin anlamı, tam da budur. Kâr payı bankacılarımız da, ismine ne derlerse desinler, “kitabına uydurulmuş faizci bankacılık” yapmaktan kendilerini kurtaramazlar.

           Rahmetli yeğenimin kendisi gibi faizsiz bankacılıkta görev yapan arkadaşı, sorduğumda şu açıklamayı yapmıştı:

           “Bizler piyasada iş yapan müteahhidlere alacağı çimento için para veririz. Dışarıda çimento’ nun torbası 100.- TL. dir. Biz bu müteahhide, ihtiyacı olan 1000 torba çimentoyu piyasadan alırız. 105.- TL. den satarız. Biz 5000.- kazanırız. Müteahhid parasını belli taksitlerle öder” demişti.

           Ticaret serbest olduğuna göre, burada ince bir nokta, müteahhid taksitle borcunu öderken, banka, aylık şu kadar da kâr vereceksin derse, o zaman bu da faiz’e girer.

           105.-TL.’den aldığı çimento bedelini bankanın istediği taksitlerle öderse, tamamdır. Alan râzı veren râzıdır. Ancak anlatılan tatbikatta böyle midir? Çeşitli adlarla alınan diğer bedeller varsa, bu ilâve bedeller faize girmesine sebep olabilmektedir.

           Faizden uzak kalmak, Allah’ın Âyet’inin hükmü ile yaşama güzelliğine, herkesin ulaşması dileklerimle.

           Saygılarımla. 25.09.2021 15:29

ÖNEMLİ NOT:

1-) KİTABIMIN FORMATI GEREĞİ:


           1- EZBERLEMEMİZ GEREKEN ÂYET'LERİ KISACA BAŞLANGIÇ CÜMLESİNE KIRMIZI FONTLA;
           2- ALTINA SÛRE NUMARASI, SÛRE ADI, ÂYET NUMARASI, HANGİ SAYFADA OLDUĞUNU MAVİ FONTLA;
           3- ÂYET MEÂLİNİ SİYAH FONTLA YAZMAKTAYIM.

           BU FORMAT, TEKRAR ETMELERİ BARINDIRSA DA, OKUMADA GERİ DÖNMELERİ ÖNLEME AÇISINDAN ZAMAN KAZANDIRACAĞI İÇİN, FAYDALI OLACAKTIR KANAATİNDEYİM.

2-) KİTAPTAN DAHA FAZLA OKUYUCUYA ULAŞABİLECEĞİM İÇİN, SİTEMDE(www.koseyazilarinayorumlar.com), TÜM AÇIKLAMALI ÂYET’LERİ SUNMAKTAYIM, İNŞALLAH!

« Son Düzenleme: Ağustos 14, 2024, 03:26:20 ÖS Gönderen: is »