Gönderen Konu: 2.Bakara/183-187- ORUÇ İNANANLARA FARZ KILINMIŞTIR  (Okunma sayısı 5351 defa)

is

  • Administrator
  • Sr. Member
  • *****
  • İleti: 472
2.Bakara/183-187- ORUÇ İNANANLARA FARZ KILINMIŞTIR
« : Eylül 07, 2021, 09:07:36 ÖS »
-ORUÇ İNANANLARA  FARZ KILINMIŞTIR
-ORUCA BAŞLAMA ZAMANI:


           ORUC İNANANLARA FARZ KILINMIŞTIR:
           2. Bakara Sûresi 183. Âyet-i Kerîme(29. Sayfa):
           “183- Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.”


           Oruçlu kimselerin korunacağının Âyet ile ifade edilmesi, oruçluların koruma altında olacaklarının garantisidir.

           Diğer taraftan oruç, ancak oruç tutan kimseye fayda sağlamaktadır. Allah'ın oruç tutanın orucundan dolayı hiç bir menfaati yoktur. Olamaz da. Allah, oruç tutanın orucuna muhtaç değildir.

***

           GELECEĞİ BİLEN TEK VE MUTLAK VARLIK ALLAH'TIR:

           SONSUZ GEÇMİŞ VE SONSUZ GELECEKTE, BİR ANDA BULUNABİLEN YALNIZ ALLAH’TIR:

           ORUCA BAŞLAMA ZAMANI:

           2. Bakara Sûresi 187. Âyet-i Kerîme(30. Sayfa):
           “187. Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmanız, size helâl kılındı. Onlar, sizin için bir örtü, siz de onlar için bir örtü durumundasınız. Allah, nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için müracaatınızı kabul buyurdu ve sizi bağışladı. Şimdi onlara yaklaşın ve Allah’ın sizler için yazdığını isteyin. Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikden size seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun. Bununla beraber siz mescitlerde îtikaf halinde iken onlara yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın sınırlarıdır, sakın onlara yaklaşmayın. Allah, âyetlerini insanlara böyle açıklıyor ki sakınıp korunsunlar.”


           Sonsuz geçmişte ve sonsuz gelecekte bir anda bulunabilen yalnız Allah'tır. Bunun ispatı, bu Âyet'tedir. Burada Allah’ın, yarattığı kullarının şikâyetlerini, geleceği görüp, o an tespit edebildiği için, “müracaatınızı kabul buyurdu” demek suretiyle, yasakladığında kullarının şikâyetleriyle karşılaşacağını gördüğü ve bildiği için, oruçlu geçen günün gecesinde eşlere yaklaşmayı, serbest bırakmış; daha da önemlisi, helâl kılındığını bildirmiştir.

           Bu GERÇEK MÛCİZE, Allah’ın, El-Muktedir isminin tecellîsidir. Allah her şeye Kâdir’dir.

           “187- …Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikten size seçilinceye kadar yiyin, için. Sonra da ertesi geceye kadar orucu tam tutun…”

           Oruç başlama saati imsak vakti değildir. Allah Âyet-i Kerîmesi’nde ölçüyü vermiş olup; "…Ta fecrin beyaz ipliği siyah iplikten size seçilinceye kadar yiyin, için..." demek suretiyle, tanyerinin ağarmaya başladığında, beyaz iple, siyah ipin ayırt edilmesini ölçü olarak koyan Allah, oruca başlama zamanını, oruç tutacak kulunun kendisine bırakmıştır. Başka söz söylemek, hiç kimsenin hakkı değildir. Haddi de değildir. Bu kaideyi değiştirmeye de kimsenin hakkı yoktur. Değiştirenlerin mes'ul olacakları bir gerçektir. Sorumluların hayatlarının muhasebelerini yaparak; Âyet'in açık hükmüne rağmen, karar vermelerinin vebâlini hesaplamaları gerekir.

           Beyaz iple siyah ipin birbirinden ayrılmaya başladığı anda, oruç için niyet edilmesi gerekir. Burada önemli olan, “…size seçilinceye kadar…” ifadesidir. Beyaz iple siyah ipin herkese göre ayrı bir zamanda seçilecek olmasını da kapsamaktadır. Bu ifadeyle, siyah-beyaz iplerin ayrılma zamanını, Allah, kullarının kendi görüşlerine bırakmıştır. Zira insanların bir kısmının, siyah-beyaz ipin ayrılma zamanını, imsaktan 40-50 dakika sonraya rastladığını ifade ettikleri halde, bazılarının da 30-40 dakika sonrasında ayrıldığını bildirmeleri durumunda, Allah, herkesin görüşüne göre başlama zamanının ayırımını, kullarına bırakmakta ve oruca başlama zamanında, onlara serbesti sağlamaktadır.

           Böylesine Allah’ın bu Âyet ile belirlediği, apaçık bir “ORUCA BAŞLAMA ZAMANI” varken; imsak’tan başlatmanın mesuliyetini kim, hangi hakla üzerine alır. Allah’ın koyduğu bu ölçüyü bozmaya/ değiştirmeye böylesine cüretkâr bir kararı kim verir/ verebilir? Anlamak mümkün değildir. Denilebilir ki:

           Allah, Peygamber’ine vermediği doğru-yanlış/ sevap-günah belirleme yetkisini, biz kullarına hiç vermemiştir. Ancak bizlerin bu Âyet’e aykırı oruca başlama zamanını, “emr-i bil ma’ruf ve nehy-i anil münker” görevi çerçevesinde ikaz etmemiz de, boynumuzun borcu, Allah’a karşı mesuliyetimizin gereğidir. Zira 2. Bakara Sûresi 187. Âyet’in hükmüne karşı farklı hükümler koymak, bir yönü ile haddi aşmak olsa gerektir. İnsanların 30/ 40/ 50 dakika fazla oruç tutmalarına sebep olanların mesuliyet altında olduklarını söylemeye gerek yoktur.

           Oruç tutan Müslüman’ların zorlandıklarını görmemek de elde değildir. Zorlanmalarına karşılık, Âyet’in ölçüsünü hatırlatmak da, bizlerin ve de her Müslüman'ın aslî görevlerindendir.

           Kur'an hükümlerinden farklı hükümler koymaya teşebbüs etmekten, Rabb'im cümlemizi korusun.

           Saygılarımla. 07.09.2021 21:01

ÖNEMLİ NOT:

ÖNEMLİ NOT:

1-) KİTABIMIN FORMATI GEREĞİ:


           1- EZBERLEMEMİZ GEREKEN ÂYET' LERİ KISACA BAŞLANGIÇ CÜMLESİNE KIRMIZI FONTLA;
           2- ALTINA SÛRE NUMARASI, SÛRE ADI, ÂYET NUMARASI, HANGİ SAYFADA OLDUĞUNU MAVİ FONTLA;
           3- ÂYET MEÂLİNİ SİYAH FONTLA YAZMAKTAYIM.

           BU FORMAT, TEKRAR ETMELERİ BARINDIRSA DA, OKUMADA GERİ DÖNMELERİ ÖNLEME AÇISINDAN ZAMAN KAZANDIRACAĞI İÇİN, FAYDALI OLACAKTIR KANAATİNDEYİM.

2-) KİTAPTAN DAHA FAZLA OKUYUCUYA ULAŞABİLECEĞİM İÇİN, SİTEMDE(www.koseyazilarinayorumlar.com), TÜM AÇIKLAMALI      ÂYET’ LERİ SUNMAKTAYIM, İNŞALLAH!

« Son Düzenleme: Ağustos 15, 2024, 12:59:47 ÖS Gönderen: is »