Gönderen Konu: GENÇLERLE SOHBET(5)- "HAYATIM MANTAR"  (Okunma sayısı 25723 defa)

is

  • Ziyaretçi
GENÇLERLE SOHBET(5)- "HAYATIM MANTAR"
« : Ocak 04, 2009, 02:14:18 ÖÖ »
GENÇLERLE SOHBET(5)

"HAYATIM MANTAR"

24.12.2008 13:23

       “Hayatım mantar” diyorsunuz. Hayıflanıyorsunuz. Üzülüyorsunuz. İçiniz içinize sığmıyor. “Benim hayatım neden mantar? Neden ben bir işe yaramıyorum? Neden yaptığım günlük monoton işlerden başka hiçbir şey yapmıyorum, yapamıyorum?” Diyorsunuz.

       “Gelmişiz dünyaya, yeme içmeden başka işe yaramıyoruz. Para denilen, dünyanın en kirli metâ’ ının peşinde ömürlerimizi tüketiyoruz. Paranın peşinden koşup duruyoruz” Diyorsunuz.

       “Nedir bu boşuna yaşamak? Nedir bu lâf olsun, zaman dolsun diye yaşama çabaları? Hayatı dolu dolu yaşayanların varlığı karşısında, bizim boş yaşantımız, solda sıfır kalıyor.” Diyorsunuz.

       Tüm bu sözleri söyleyip duran kimseleri tanımak istersiniz sanırım. Bunlar hayatı anlamamış; anlamadıkları için de, boş yaşamak, onların kaderiymiş gibi kabullenmiş olmalarından ötürü, hayatın dolu yanlarını göremeyen kimselerdir.

       Bu kimselerin, hayatı anlama gibi bir gayretleri de, söz konusu değildir. Aksi düşünülseydi(hayatı anlayanlardan olmak isteselerdi) buna kim engel olabilirdi? Cevap basit:

       -Hiç kimse engel olamazdı. Hayatı anlamak isteyen ve bu konuda yazılanlara kulak veren; ya da tecrübe sahibi kimseleri/ kendilerinden yaşlı, tecrübeli kimseleri dinlemeleri neticesinde, hayatın anlaşılmayan taraflarını öğrenerek, hayatı anlamaya adım atacaklarının bilinmesi gerekir. Bu hayatın anlaşılması konusunda bilgilenmeler sonucu, atılan adımlarla birlikte, bu kimseler, “hayatım mantar” deme durumuna düşmezler; bu sözü akıllarına bile getirme ihtiyacı hissetmezler. Artık hayata farklı bir gözlükle bakma şansına sahip olduklarının farkına varmaya başlarlar.

       Genel bir tanımlama yaparsak; hayatı anlamayanların, hayatın yaşanmaya değer olduğunun farkında olmayan kimseler olduğunu söylememiz, bu kimselere haksızlık ettiğimiz anlamına gelmez. Zira bu kimseler, hayatı anlama yönünde gayret göstermedikleri için, zaten kusurludurlar. Bu kusurlarından, hayatı anlamak istedikleri anda kurtulacaklarını bilmelidirler.

       Bu tür, “hayatım mantar” düşüncesinde olan insanların karşıtı olanlar kimlerdir? Bu sorunun cevabı:

       -Hayatı anlayan kimselerdir, olacaktır.

       Bakınız lütfen etrafınıza! Dünyamız bu tür, hayatı anlayan insanlarla doludur. Ancak bu doluluğun farkına hayatı anlayanlar varabilir. Peki! Hayatı anlayanların anlaşılması nasıl olmaktadır?    
   
       -Bu sorunun cevabı, aslında çok kolaydır. Hayatı anlayanları anlamak, bu kimselerin kimler olduğunun bilinmesi ile mümkündür. İkinci bir husus:

       -Hayatı anladıklarını ifade ettiğimiz kimseler, herkesten daha zeki; herkesten daha akıllı; ya da herkesten zengin; herkesten güçlü kuvvetli kimseler midir? Açık ifade ile, bu kimseler  seçilmiş insanlar mıdır? Hayır. Asla böyle bir ayırım yapmak mümkün değildir. Onlar da bizim gibi insanlardır.

       Hayatı anlayanları, aşağıda, kısa kısa cümlelerle sıralamak istiyorum. Bunların kimler olduğunu, bu satırları okuduktan sonra sizler de kabul edeceksiniz. Kabul etmemeniz mümkün değildir. Hayatı anlayanlar sağınızda, solunuzda, yakınınızda, uzağınızda yaşayan; sizler gibi, bizler gibi insanlardır. Uzaydan gelmiş; ya da uzaydan gelmesi beklenen kimseler değillerdir. Bunlar hayatı anladıkları için, hiçbir zaman “hayatım mantar” düşüncesine kapılmamışlardır. Zira hayatı dolu dolu yaşamak istedikleri için, anlamsız karamsarlıklara kapılmazlar. Yaşam tarzlarını kendileri belirlemişlerdir. Kararlı olarak, hayatın gerçeklerini görerek yaşamak onların şahsiyetlerinin, hayat tarzlarının bir parçası durumundadır. Bunlar kendi çabalarıyla hayatın zorluklarına karşı ayak direyebilecek yapıda kimselerdir. Böyle kimselerin, “hayatım mantar“ demeleri mümkün müdür? Asla mümkün değildir.

       Hayatı anlamanın oluşumu, her bir insanın yapısına, yaşadığı ortama, ailevî durumuna, fikrî yapısına, çevresindeki arkadaş grubunun fikrî potansiyellerine ve de eğitim durumlarına göre farklılıklar gösterir. Farklılık nedenlerini çoğaltabiliriz. Eğitim almış bir kimsenin hayatı anlaması ile, eğitimsiz bir kimsenin hayatı anlamasının aynı olabileceğini düşünebilir misiniz? 

       Hayatı anlama konusu, insanların, ömür denilen yaşam sürecinde, her insanda farklı zaman aralıklarında gelişir. Kimi insanların olgunlaşması çocukluğunun başlangıcında olabileceği gibi, orta yaşlılığında, hatta yaşlılığında bile gündeme gelebilir. Diyebiliriz ki, yaşlandığı halde, hayatı anlamadan ömrü sona eren insanlar bile bulunabilir. Hayatı anlama konusunda, insanların çeşitliliği kadar kombinasyon bulunmaktadır.

       Hayatı anlamış kimseler, diğer bir ifadeyle, “hayatım mantar” demek için vakitleri olmayan insanlar kimlerdir? Bunlar:

       -Yemeyip içmeyip biriktirdikleri öğretmen maaşlarını, okul yapımı için harcayan fedakâr ve kahraman diyebileceğimiz yardım severlerdir. Bunlar:

       -Bir ömür boyu, hiçbir menfaat beklemeden, yetiştirme yurtlarında, fahrî(para almadan çalışan) annelerdir. Bunlar:

       -Okullarda öğretmenlik yaparken, her bir öğrencisinin başarılı olması için, gece gündüz demeden, notları düşük öğrencilerine ücretsiz ders veren öğretmenlerdir. Bunlar:

       -Çalıştıkları işlerinde, bir gün bile usulsüz izin kullanmayan işçiler, memurlar, serbest meslek sahipleri, çiftçiler sanatkârlardır. Bunlar:

       -Askerliğini yaparken, lüzûmunda canı pahasına, ileri çıkan askerlerdir. Bunlar:

       -Eğitimlerini yaparken, ailesine yük olmamak için, gece ikilere kadar lokantada çalışıp; sabah derse giden öğrencilerdir. Bunlar:

       -Şoförün park ettiği kamyonun, frenlerinin boşaldığını gördüğünde, üzerindeki insanların uçuruma yuvarlanmaması için, takoz yerine kendisini lâstiğin altına atan kahraman şehit şoför muavinleridir. Bunlar:

       -Ailesinin geçimi için, madenlerde canları pahasına çalışan maden işçileridir. Bunlar:

       -Yaz tatillerinde, herkes deniz kenarlarına koştururken, çalışıp, ailesine yardımcı olmaya çalışan gençlerdir. Bunlar:

       -Bitirdikleri fakültelerinin forsuna bakmadan, kendi tarlalarında çalışmaktan çekinmeyen, diploma sahibi kimselerdir. Bunlar:

       -Marka merakları yüzünden ailelerini zora sokmayan gençlerdir.

       Sayın sayabildiğiniz kadar. Binlerce örneğini bulabilirsiniz. Yukarıda sıraladıklarımızın karşısında yer alan ve hayatı anlamadıklarını, “hayatım mantar” diye hayıflanmalarından, sızlanmalarından anladığımız kimseler, bu yazılan hayatı anlayanların davranışlarındaki sırra erişebilmeleri mümkün müdür? Elbette mümkündür. Bu kimselerin yapabildiklerini kendilerinin de yapabileceklerine inanmaları ve bu inançla harekete geçerek hayatı anlamaya çalışmaları gerekmektedir. Yapılacak olan pek de zor bir şey değilmiş. Değil mi?

       Her şey gönlünüzce olsun. Düşüncelerin temizlenmesiyle, yanlışlardan dönebilme potansiyeline, "hayatım mantar" demek suretiyle karamsar olan tüm okuyucularımızın karamsarlıktan uzaklaşmaları temennilerimle…

       Saygılarımla… 24.12.2008- 13:23  
« Son Düzenleme: Kasım 17, 2014, 02:30:38 ÖÖ Gönderen: is »