Gönderen Konu: KÖŞE YAZILARI  (Okunma sayısı 17481 defa)

is

  • Ziyaretçi
KÖŞE YAZILARI
« : Ekim 09, 2008, 11:51:26 ÖS »
KÖŞE YAZILARI

           Köşe yazarlığı öyle kolay iş değildir. Kolay yoldan, insanları kırıp dökerek köşe yazısı yazmak, öyle marifet sayılacak bir şey de değildir. Siz köşe yazarları, bunu bilirsiniz. Yazdığınız her kelimenin varacağı/ inciteceği noktayı hesaplayabildiğiniz gibi, hesaplamanız, bir noktada, insani duygular çerçevesinde, mecburiyetinizdir. Bunu yapamıyorsanız, o zaman yazmayacaksınız demektir.
 
           Evet! Elbette yazacaksınız. Haksızlıklara, elbette karşı duracaksınız. Köşe yazarlarımızın, bu tür çıkışlara hakları olduğu gibi, aynı zamanda da görevleridir. Elbette köşe yazarları, üç kağıtçıya, yalancıya, dolancıya, hırsıza, uğursuza, soyguncuya, hortumcuya karşı çıkacaklardır. O zaman bu yaptıkları doğrudur.

           Bu konuda, yukarıda yazılı KÖŞE YAZILARININ GENEL KURALLARINI okuyunuz. Maalesef köşe yazılarını bu şekli ile yazan pek fazla olmasa da, bu kuralları çiğnemeyenlerde bulunmaktadır. Kendilerine binlerce teşekkürler.

           İnsanları güzelliklere yönlendirmek, büyük bir marifettir.

           Kırıp dökmeden yazanlara selam olsun!
           Çamur atmadan yazanlara selam olsun!
           İftira etmeden yazanlara selam olsun!
           Delillerle yazanlara/ DOĞRULARI DELİLLERLE ORTAYA KOYARAK YAZANLARA selam olsun!
           Kutuplaştırmadan yazanlara selam olsun!
           Kavga, gürültü ettirmeden yazanlara selam olsun!
           Kul hakkı geçirmeden yazanlara selam olsun!
           Tüm bunların toplamı olan, GÜZELLİKLERLE YAZANLARA selam olsun!
 
           Marifet olan köşe yazarlığı, kırıp dökmeden, çamur atmadan, haksız yere suçlamadan, kul haklarını geçirmeden yapılırsa, köşe yazarlığıdır. Bundan gerisi, memleketimizin çoğu yerlerinde görülen şekliyle, tirajları(baskı sayılarını) artırmaya yönelik “pazarlamacı ağızlı yazarlık” olur ki, hiçbir insanımızın bu tür yazarları okumamaları gerekir. Teessüflerle söylemek zorundayım ki, yapılan büyük çoğunlukla, tiraja yönelik yazarlıktır ki, tasvip edilmeyen(okunsalar bile), değer verilmeyen(okunsalar bile) yazarlık şekli budur. Bu tür yazarlıktan da tüm yazarlarımız vazgeçmeli, kaynaşma ortamını sağlamalıdırlar.

           Memleketimizde kendilerinden daha üstünü olmadığı kuruntusuna kapılanların, diğerlerine yüksekten bakanların halleri ayrı bir konudur. Bu huylarından vazgeçmeleri gerekir. “Neden?” diye soruyorsunuz. Sorunuza atasözlerimizle cevap vereyim:
 
           “El elden üstündür.”
           “Analar ne yiğitler doğurur.” Daha birçok atasözü bulunabilir. Bu iki örnektir.
 
           Evet! Analar ne yiğitler doğurur. Gezin internet ortamındaki siteleri, yorum yazan yorumcuların bir kısmında ne cevherler olduğunu göreceksiniz. Ne muhteşem, ne aklı başında yorumlar vermişler. Ne güzel ilmi açıklamalarda bulunmuşlar. Şahit olacaksınız. İmkan verilse, bir kısım “yazarım” diyenleri, on’a katlayabilecek kabiliyette yazarlar olabileceklerine, sizler de kanaat getireceksiniz.  Hal böyle olunca, diğerlerine yüksekten bakmak; her şey benim etrafımda dönüyor havalarına girmek; açık oturumların bazılarında görüldüğü gibi, ilave ve yüksekten caka satmak neyin nesidir? Anlamak mümkün değildir. Tevazunun meziyet olduğunu bu kimseler bilmezler mi? Alçak gönüllülüğün herkesin kazanması gereken bir güzellik olduğunu görmezler mi?

           Köşe yazılarından güzelliklerin çağıl çağıl akarak; kalplerde yeşerdiği günlerin hasreti ve beklentisiyle ve mutluluklarla okunacak köşe yazılarının tüm memleketimizi kapladığı güzel günlere kısa zamanda ulaşmak dileklerimizle…

           Saygılarımla… 26.06.2008- 20:23

           Not: Bu yazı 105 Defa okunmuşken; sehven silindi. Tekrar giriş yapıldı.10.10.2008- 01:49
« Son Düzenleme: Ocak 19, 2011, 03:41:18 ÖS Gönderen: is »